Hadisler Işığında Psikoloji
- Mehmet Emin Akkaya
- 6 Haz 2021
- 5 dakikada okunur
1. Ömer b. Hattâb’dan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle demiştir: Bir kimse, geceleyin Kur’an’dan okumayı âdet edindiği bölümü okumadan yahut tamamlamadan uyuyakalır, sonra sabah namazı ile öğle namazı arasında onu okursa (veya tamamlarsa) o kimse için gece okumuş gibi sevap yazılır. | M1745 Müslim, Müsâfirîn, 142
Yapılan işin devamlılığı bozulmaması için ara vermemek psikolojik bir sağlamlık katabilir. Bir kere verilen ara psikolojik olarak hayal kırıklığı oluşturabilir bu sayede bu durumun önüne geçilmiş olma ihtimali yüksek.
2. Ebu Hureyre radıyallahu anhın rivayet ettiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: Sizden biriniz, malda ve yaratılışta kendisinden daha üstününü gördüğünde, kendisinden daha aşağıda olana da baksın. | Müslim, Zühd, 53(7354)
Kolay olanı yapmak her ne kadar bizim zihnimizde kestirip atmak, kafa yormadan basitini yapmak olarak kazınsa da aslında bir meseleyi gözümüzde zorlaştırmamak basit hale getirip psikolojik olarak kendimize üstesinden gelebilirim demektir. Bir meseleyi kolaylaştırmak ondan taviz vermek değil aynı işi taviz vermeden en kolay yoldan yapmak zihnimize işin zorluğunu yüklememektir. Bu minvalde meselelere bütün olarak aşılması zor dağlar gibi bakmak yerine adım adım yapılacak görevler haline getirmek “kolaylaştırın, zorlaştırmayın”ın bir parçası olacaktır. Aynı zamanda daha gelmemiş işleri düşünüp bugünkü işin üstüne yük bindirmek de zorlaştırmak olacaktır. Müjdelemek ve ürkütmemek ise çocuk eğitiminde meyvelerini özellikle gördüğümüz nebevi bir yöntemdir. Çocuklara kurallar koyarken yapılması halinde neler elde edecekleri veya günün sonunda ne öğrenecekleri ön plana çıkarılmalı başarısız olduklarında ne kaybedecekleri veya cezaları değil. Burada şu vurguyu yapmak elzem olacak, başarısızlık veya ihmal halinde oluşacak sorunları ve sıkıntıları hiç göstermemek de benzer bir hata olacaktır, elbette işin bu yanı da olmalı ancak vurgu müjdelenecek olumlu şeyler üzerinde olmalıdır. Bu şekilde yetişkin veya çocuk aşılması zor dağlar değil basit pratik yollar ve müjdeler bularak psikolojik baskı ve aşırı kaygıdan kurtulup rahat bir ruh dünyasına girerek hayatında huzuru arttıracaktır.
3. Enes radıyallahu anhtan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz. | Müslim, Cihad, 3; Ebu Davud, Edeb, 20 (4835)
Kolay olanı yapmak her ne kadar bizim zihnimizde kestirip atmak, kafa yormadan basitini yapmak olarak kazınsa da aslında bir meseleyi gözümüzde zorlaştırmamak basit hale getirip psikolojik olarak kendimize üstesinden gelebilirim demektir. Bir meseleyi kolaylaştırmak ondan taviz vermek değil aynı işi taviz vermeden en kolay yoldan yapmak zihnimize işin zorluğunu yüklememektir. Bu minvalde meselelere bütün olarak aşılması zor dağlar gibi bakmak yerine adım adım yapılacak görevler haline getirmek “kolaylaştırın, zorlaştırmayın”ın bir parçası olacaktır. Aynı zamanda daha gelmemiş işleri düşünüp bugünkü işin üstüne yük bindirmek de zorlaştırmak olacaktır. Müjdelemek ve ürkütmemek ise çocuk eğitiminde meyvelerini özellikle gördüğümüz nebevi bir yöntemdir. Çocuklara kurallar koyarken yapılması halinde neler elde edecekleri veya günün sonunda ne öğrenecekleri ön plana çıkarılmalı başarısız olduklarında ne kaybedecekleri veya cezaları değil. Burada şu vurguyu yapmak elzem olacak, başarısızlık veya ihmal halinde oluşacak sorunları ve sıkıntıları hiç göstermemek de benzer bir hata olacaktır, elbette işin bu yanı da olmalı ancak vurgu müjdelenecek olumlu şeyler üzerinde olmalıdır. Bu şekilde yetişkin veya çocuk aşılması zor dağlar değil basit pratik yollar ve müjdeler bularak psikolojik baskı ve aşırı kaygıdan kurtulup rahat bir ruh dünyasına girerek hayatında huzuru arttıracaktır.
4. Ebu Hureyre radıyallahu anhtan rivayet edildiğine göre, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Kuvvetli mü’min, (Allah katında) zayıf müminden daha hayırlı ve daha
sevimlidir. (Bununla beraber) her ikisinde de hayır vardır.
Sen, sana yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Allah’tan yardım dile ve asla
zavallı halde kalma. Başına bir şey gelirse, “Şöyle yapsaydım, böyle olurdu.” Diye hayıflanıp durma.
“Allah’ın takdiri bu, O, ne dilerse yapar.” de. Zira “Eğer şöyle yapsaydım…”
sözü şeytanı memnun edecek işlerin kapısını açar.| Müslim, Kader, 8 (6716)
Bu hadiste Müslüman kişinin güçlü olmasının gerektiğinden bahsederken, “keşke” halinde takılı kalmak zavallı halde kalmak olarak nitelenmiş. Kişi hayatı boyunca yanlış kararlar verebilir, bazı fiili hatalar işleyebilir. Ancak güçlü kalmasını bilmelidir çünkü zayıf, kendi köşesine çekilmiş umutsuz Müslüman ne kendi sağlam kişilik yapısını ortaya koyabilir ne de sosyal olarak Müslüman topluma yarar sağlayabilir. Peki yapılan hatalar veya verilen/verilmeyen karar durumlarının oluşturduğu sıkıntılı durumda kişi ne yaparsa zavallı halden kurtulup kuvvetli hale geçmiş olur? Tüm bunların geçtiğini ve değiştirilecek bir yönünün kalmadığını görmek ilk adım olacaktır. İkinci olarak hadiste de geçtiği üzere keşke demek bir tür bitmeyen döngüye girmek gibidir. Keşkeler hayatımızda “keşke” diyeceğimiz vakit kaybı oluşturmaktan başka bir işe yaramaz. Geçmişe takılı kalmak günü yaşayamamak gibi bir durum ortaya koyar ki günümüz geleceğin geçmişi olduğu için tekrar bir “keşke döngüsü” oluşturacaktır. “Keşke döngüsü”ne girmiş kişiler psikolojik sağlamlıklarını yitirip düzeltilemez bir hüzün halinde olurlar bu durum onları hayatın dinamik akışı dışına iter bu fiziksel ve psikolojik olarak bir yıkıma daha sebep olabilir. Aynı zamanda bu durum zaman ilerledikçe vesvese halini alacaktır vesveseden kurtulmanın en iyi yollarından biri de vesvese durumu ilerlemeden ona önem vermeyip hayata devam etmektir, yoksa kişi psikolojik bir yardıma ihtiyaç duyacaktır. “Keşke döngüsü” kişilerde değiştiremeyecekleri şeyler olduğunun farkındalığı ile tavan yapan bir psikolojik saplantıdır. Müslüman olarak bizlerin samimi bir tövbe ve şu anda yapılacak olan iyi şeylerle birlikte geçmişteki hatalarımız veya kararsızlıklarımızın telafi imkanı varken böyle bir döngüye kapılmak yerine günümüzü inşa etmek yapılacak en iyi şey olacaktır.
5.“Sizden biriniz kendisini basit görmesin!” “Bizden biri kendisini nasıl basit görebilir, ya Resulellah?” diye sordular. Buyurdu ki: “Allah’ın dini hakkında söylenmesi gereken bir söz görür ve onu söylemez. Allah Teala ona kıyamet günü ‘Benim için söylenmesi gereken sözü söylemene engel olan neydi?’ diye sorar. O da ‘İnsanlardan çekindim.’ der. Allah Teala da şöyle buyurur: ‘Benden çekinmen daha doğruydu!” | İbni Mace, Fiten/2 – 4008
Kişi kendisini küçük gördüğü müddetçe küçük kalmaya mahkumdur. Burada dikkat edilmesi gereken husus bu durumu tevazu ile karıştırmamak gerektiğidir. Tevazu, kendi yeteneklerini, bilgisini, özelliklerini bilip bunları bir kibir vasıtası yapmamaktır kısaca. Ancak kendini küçük görmek daima insanı psikolojik bir eziklik haline hapsetmektedir. Hadiste de görüldüğü üzere bu durum kişinin yapabileceği bir şeyi yapmamasına götürür ki bu daima kişinin şahsiyetine zarar verirken kimi zaman da Allah’ın hakkı söyleme emrine karşı gelinmesine sebep olduğu için uhrevi bir cezaya sebep olabilmektedir. Ayrıca yapılması gereken bir eylemin yapılmadığı durumlarda kişinin vicdanı bu durumda rahatsız olacak ve kişi bu durumu devamlı “keşke” diyerek kafasında kuracak ve psikolojik sağlamlığı zedelencektir. Kişinin kendini küçük görmesi Müslüman bir toplumun özgüven yetersizliğinden kaynaklı geri kalmışlığına sebebiyet verirken bu da günümüzde ve ilerleyen dönemlerde kişisel olarak tembellik ve umursamazlığa toplumsal olarak bireyciliğe yol açacaktır. Kendi değerini kibirlenmeden bilmek sadece bireysel bir psikolojik iyi halde olmayı değil toplumsal gelişmeyi de sağlayacak önemli bir unsurdur.
6. Ebû Necîh el-İrbâd b. Sâriye (ra) anlatıyor: (Bir gün) Resûlullah (sav) bize kalpleri ürperten, gözleri yaşartan tesirli bir konuşma yaptı. Bunun üzerine: –Yâ Resûlallah, bu öğüt, ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor; bize tavsiyede bulunur musun, dedik. –Allah’tan sakınmanızı (takva), başınızda Habeşli bir köle dahi emîr olsa, onun sözünü dinlemenizi ve ona itaat etmenizi tavsiye ederim. Sizin içinizden hayatta kalanlar pek çok ihtilaflar görecekler. Benim sünnetime ve raşid halifelerin sünnetlerine sımsıkı sarılın. Sonradan icat edilmiş bidatlerden sakının. Zira her bidat dalâlettir. |D4607 Ebû Dâvûd, Sünnet, 5; T2676 Tirmizî, İlim, 16
Dikkat edilecek olursa burada hem peygamber hem devlet başkanı sıfatıyla Resulullah aleyhisselam duygusal bir konuşma yapıyor. Yani kitlelere hitap ediyor. Her şeyin en güzelini yapan Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem burada bize toplum psikolojisiyle ilgili çok önemli notlar bırakıyor. Öncelikle kalabalık bir grubun bu kadar etkilendiği duygusallaştığı bir konuşmadan sonra istenen tavsiyeyi onları iyice galeyana getirecek şekilde duygusal değil dengeleyecek biçimde gerçekçi şekilde verdiğini görüyoruz. Kitleleri yönlendiren insanların toplum psikolojisini iyi bilmeleri gerektiği söyledikleri cümlelerden toplumun her ferdine yansıyacak olan etkinin farklı olacağının farkında olmaları gerekir. Günümüzde çokça yapılan hatalardan biri olan topluma/kişiye gerçekleşmeyecek güzel ütopyalar vaat etmek insanların daha sonra yaşayacağı hayal kırıklıklarının sebebi olabiliyor. Dünyayı gerçekçi olarak algılayarak oluşabilecek muhtemel senaryolara hazır olup psikolojik sağlamlığı korurken bu durumun içindeki güzellikleri bulmak yerine hayali ancak dünya üzerinde gerçekliği olmayan şeylerle kısa bir uyuşturucu sunmak belki insanlara kolay geliyor ancak kişiler ve toplumun ruh hali tezatlar arasında yaralanıyor. Bu hadiste de görüldüğü üzere Efendimiz aleyhisselam, kendisini dinleyen topluluğa gelecekte olacak şeyleri saf gerçeklikle anlatıyor ancak onları bu durumda yalnız bırakıp gitmiyor. Görüleceği üzere gayet basit cümlelere indirgeyerek bu durumlarda ne yapılması gerektiğini açıklıyor. İnsanların yaşayacağı muhtemel psikolojik kaygıyı çözümleri ile birlikte azaltıyor. Hayalci olmamak gerçeklerin ve olumsuzlukların çözümsüz bir şekilde gevelenip durması değil sorunun farkında olunursa pratik çözüm önerileriyle sorunun üstesinden gelinebileceğinin farkında olunmasıdır. Bu şekilde hem sorunlara hazırlıklı hem de kaygıyı en aza indirerek psikolojimizi sağlam tutabiliriz.
Comments